rsm

ÖYKÜ TAŞKIN (11 AYLIK)

Evliliğimizin 7. senesinde çok zor geçen bir hamilelik sürecinin ardından hasretle beklediğimiz bebeğimizi kucağımıza almıştık.

Eve geldiğimizden itibaren artık hayat minik Öykü'müzün etrafında dönmeye başlamıştı. İlk bir ay her şey normaldi. Sonra Öykü kolik oldu ve biz 2 saate yakın süren ağlama nöbetleri ile karşı karşıya kaldık. Ve kaçınılmaz sonuç, bir gece kendimizi Öykü'yü çarşafta sallarken bulduk... Sonra bir arkadaşım bizim bu halimizi gördü ve bize otomatik olarak sallayan bir salıncak tavsiyesinde bulundu. Hemen o gün salıncağımızı aldık. Kızım yatıyor ve otomatik olarak sallanıyordu. Sorun çözülmüştü işte, ama tabi o günlerde bu salıncağın ilerde bize nasıl sorunlar yaratacağının farkında bile değildik.

Bir süre sonra bizim mucizevi salıncağımızın sallama hızı kızımızı tatmin etmemeye başladı. Saat başı uyanıyor ancak emerek uykuya dalıyor sonra salıncağa koyuyorduk ve ben manuel sallamaya başlıyordum. Sonra bu rutin 20-30 dakika arasına düşmeye başladı. Gecede 12 kez uyanmaya başladım. Bir süre sonra sabaha kadar uyumamaya başladım. Arkasından ağlamalar saç baş yolmalar ve işin en acı tarafı kızıma bağırmalar bile başladı. Sonrasında duyduğum suçluluk duygusu ile yaptığım iç hesaplaşmalarda cabası...

Bir bankada şube müdürü olarak çalışıyorum. İş tempomu tahmin edersiniz. Neredeyse hiç uyumadan işe gidiyordum. Bütün gün uyurgezer çalıştıktan sonra akşam olmaya başlayınca kalbim sıkışıyordu. "N'olur çabuk gece olmasın" diye dua eder hale gelmiştim.

Tatile ya da ailemin yanına giderken salıncağı önden otobüsle gideceğimiz yere yolluyorduk. Yaz tatilimizde gece bir otel lobisinde, gecelik ile sırf uyusun diye bebek arabasında sabaha kadar Öykü'yü dolaştırdığımı bilirim.

İşin en acı tarafı bunun bir kader olduğunu zannediyordum. Çünkü annem "aynı sen", kayınvalidem "aynı babası" diyordu. Ben de uykusuzluk genetik herhalde diyordum.

Yine sabahladığım bir akşam instagram da uyku ile ilgili bütün hastaglere bakarken bir annenin paylaşımını gördüm. Benim içinde bulunduğum durumu anlatıyordu. Sonra onun referansı ile mykudak.com dan ayın uykucularına ulaştım, inanamıyordum! Bir sürü anne ve hepsi benim durumumda... Sabahı zor bekledim. Ve şuan yüzümde bir gülümseme ile her sabah uyanıp dua ettiğim Pınar Hanım'a ulaştım. Yarım saat bana bunun bir kader olmadığını anlattı. Bana geleceği anllattı... O gün anlattıkları bize o kadar uzaktı ki... Ama inanın şuan, o gün bana ne dediyse onu yaşıyorum.

Hemen başladık. Süreç kolay mı, tabi ki değil. İnanılmaz bir sabır gerektiriyor. Ama Pınar Hanım o kadar yanımızdaydı ki... Gece gündüz hafta sonu demeden karşılaştığımız her güçlükte ayrı bir çözüm getirdi.

Kızım ilk gece 30 dakika ağladı ve uyudu. Dışarı çıktığımda babası ile biz ağladık ve doğru mu yapıyoruz diye kendimizi sorguladık. Öykü o gece hiç müdahale edilmeden sabaha kadar uyudu. Ondan sonra da hiç bu kadar uzun ağlamadı. 6. geceden itibaren iyi geceler dileyip odasından çıkıyorduk. Ağlamadan kendiliğinden uykuya dalıyordu. Gündüz uykuları bizi biraz daha zorladı. Ama Pınar Hanım'ın önerileri ile onu da aştık.

Aslında bu eğitim inanın bebeklerimiz için değil bizim içinmiş. Meğer benim minik bebeğim nasıl uyuyacağını bilmiyormuş.

Şimdi gece yatan ve aralıksız 12 saat uyuyan, sabah aldığımızda uykudan gözleri şişmiş bir kızım var.

Eşim acaba büyümü yaptı diyor  Ve biz Pınar Hanım ile buna çok gülüyoruz. Tek pişmanlığım onu daha önce tanımamak. Uykusuzluk hiçbir annenin ve hiçbir bebeğin kaderi değil. Ne olur zaman kaybetmeyin... Pınar Hanım iyi ki sizi tanıdım. Hakkınız ödenmez. Minnetimi anlatacak kelime bile yok.

TEŞEKKÜRLERRRRR...

Didem Taşkın

geri
WhatsApp Destek İletişim