rsm

Mustafa Uyanık (7 Aylık)

Oğlumuzu beklerken o kadar çok kitap okumuş, o kadar çok bilgi edinmiştim ki kim korkardı bebek bakımından, uykusuz gecelerden... Ne de olsa biliyordum bebekler hangi ağlamayla ne anlatmak ister, nasıl bağımsız uyurlar. Yatağında kendi kendine uyumayı öğretecektim en baştan, kesinlikle sallamayacaktım, hele ayakta asla!

Gelin görün ki uygulamada işler hiç de düşündüğüm gibi olmadı. Doktorumuz doğumdan sonraki ilk on gün bebeklerin balayı dönemidir dedi ama Mustafa'nın gaz problemi hastaneden eve döndüğümüz anda başladı. Sonra gelsin pışpışlamalar, kucaktan kucağa almalar, kollarda sallamalar... Kıvranmasın, acı çekmesin, ağlamasın derken bir bakmışız sadece odanın içinde dört dönerek ve kollarımızın arasında sallayarak uyutabiliyoruz. Evet sancılar azalmaya başladı fakat oğlumuz hala kollarımızın arasında sallanarak uyuyordu, epeyce de ağırlaşmıştı. Kollarımız, sırtımız, belimiz iflas etmişti. Etraftan ayakta sallasanız n'olur ki, hepimizin çocukları öyle büyüdü yorumları da gelmeye başlayınca, bizim de kolayımıza geldi ve "böyle olmayacak en iyisi ayağımızda sallayalım" dedik. Ohhhh ne rahattı, neden daha önce ayağımıza alıp sallamamıştık ki?

Mustafa'nın hassas bir yapısı olduğu için, ışıktan, sesten, ani hareketlerden ve hareketlilikten hiç hoşlanmıyordu. Ayağımızda sallarken ağzında emzik, yüzünde örtü, ışıklar kapalı ve çıt çıkmayacak bir sessizlik içinde uykuya dalmasını bekliyorduk ve evet uykuya dalıyordu ama uyandığında -ki defalarca uyanıyordu- tekrar uykuya dönebilmesi için bütün gece aynı şeyleri yapmamız gerekiyordu.

Günler geçtikçe, oğlumuz büyüdükçe, algısı arttıkça 'uyku' kelimesi bile tüylerimizi diken diken etmeye yetiyordu. Gece her saat başı, bazen 5-10 dakikada bir uyanan, aç olmamasına rağmen emmek isteyen, tekrar uyumak için ayakta sallanmayı bekleyen bir bebeğimiz vardı artık. Uykusunu alamamış, gün içinde sürekli uykulu gözlerle bakan, oyun oynamak istemeyen, perişan bir oğlumuz vardı. Gündüz uykularını ortalama 1 saatlik ayakta sallamanın sonunda 15-20 dk uyuyordu.

Daha kötüsü olamaz diye düşünürken, bir gün ayakta sallanmayı da reddetti. Ayağımıza aldığımız anda tekmeler atmaya, çırpınmaya, ağlamaya başlıyordu. Eşimin ve benim uykusuzluktan sinirlerimiz harap olmuştu, hiç sebepsiz sürekli tartışır olmuştuk. Hiç bitmeyen sinirli ve gergin halimiz Mustafa'ya da yansıyordu. Uykusuz, huzursuz ve mutsuz bir aile olmuştuk. Mustafa'yı sallamamamız gerektiğini, emzirirken uyumasına izin vermemem gerektiğini, emziği bırakması gerektiğini, tüm bunların onun için uykuyla eş anlamlı olduğunu, yokluklarında uykuya devam edemeyeceğini teorik olarak biliyordum ve tüm bağımlılıklardan O'nu kurtarmam gerektiğini de.

Bir yerden başlamalıydım, evet ağlayacaktı ilk günler dayanabilecek miydim? Eşimle daha da mı çok tartışacaktık? Ağlama sırasında aile büyüklerinden birisine denk gelirse yorumlarla nasıl baş edecektim? En önemlisi doğru uygulama yaptığımdan emin olabilecek miydim, içim rahat edecek miydi?

Tüm bunlara cevap ararken, bir çözüm bulmaya çalışırken, sosyal medyada tesadüfi bir şekilde Pınar Hanım'dan bahseden bir anneye rastladım. Uykusuz geçen gecesinden bahseden bir başka anneye cevap olarak: "Benim kızım akşam 7'de uyudu sabah 7'de uyandı" yazmıştı. Nasıl yani, tam 12 saat mi uyumuştu? Şaşkınlığa uğramıştım. Hayal etmesi bile imkansızdı. Hiç vakit kaybetmeden Kundak' a mail attım, Müge Hanım hemen beni bilgilendirdi ve dilersem Pınar Hanım'la da ayrıntılı bir şekilde görüşme yapabileceğimi söyledi. Bir süre beklemek zorunda kaldım, her geçen gün kayıptı, ıstıraptı, sinir harbiydi fakat bu süreçte hem oğlumuzun sünnet olması gerekiyordu hem de eşimi ikna etmem gerekiyordu. O da o kadar çok bunalmıştı ki artık uykusuzluktan ve evdeki huzursuzluktan, çok sürmedi ikna olması.

Aslında Mustafa' ya sonsuz güveniyordum, emindim değişime kolay adapte olacağından ama kendimden ve eşimden hiç emin değildim. Dayanabilecek miydik, kararlı davranabilecek miydik, gerçekten mümkün müydü 11-12 saat gece uykusu? Pınar Hanım aklımızdaki tüm soruları güven veren sesiyle öyle güzel cevapladı ki başaracağımıza inanmamızı sağladı.

Evet ilk bir kaç gün zordu, değişikliğe uyum sağlamaya çalıştık hepimiz. Eşimin desteği çok önemliydi ve beklediğimden de daha çok destek verdi. Sonra mucize gerçekleşti. Eğitimin 2. gecesi Mustafa sadece bir kez uyandı ve kendi kendine uykuya dönmeyi başardı. Sabahında ise hala uyuyordu ve biz odasına gidip uyandırmak zorunda kaldık. Şaka gibiydi. Her aşıdan sonra bütün geceyi sıkıntılı geçiren, yeni-olumsuz bir huy edinen bebeğimiz, eğitim sürecinde aşı olmasına rağmen hiç desteğe ihtiyaç duymadı ve düzenini bozmadan bütün gece uyudu.

Oğlumuz meğerse "Beni sallamayın destek vermeyin, sadece öğretin nasıl tek başıma uyuyabileceğimi, ben uyurum" demek istiyormuş da biz anlamıyormuşuz. Neyse ki çok geç olmadan Pınar Hanım' la rastlaştık da tüm kötü günleri geride bıraktık. Artık uykusunu almış, düzenli gündüz ve gece uykuları olan, gün içinde her şeyi keşfetmeye, oyunlar oynamaya meraklı, gülücükler saçan, mutlu bir oğlumuz var. Dolayısıyla uykusunu almış, mutlu, birbirleriyle ve bebekleriyle daha verimli vakit geçirebilen bir anne-baba var.

Akşam başbaşa sakin bir akşam yemeği yemek ya da rahat rahat film izlemek artık hayal değil, her gün yapabileceğimiz sıradan durumlar. Tüm bu hayallere kavuşmamızda bize rehber olan, sabırla dinleyen, kafamızda büyüttüğümüz olumsuz düşüncelerin hepsini tatlı ses tonuyla kurduğu tek bir cümle ile bertaraf eden Sevgili Pınar Hanım' a ve Kundak ailesine sonsuz teşekkür ederiz. İyi ki yollarımız kesişmiş, daha nice bebekleri uykuya kavuşturacaksınız kim bilir... Mışıl mışıl uyusun bebekler de anne babalar da... Sevgiler.

Hatice-İsmail Uyanık

geri
WhatsApp Destek İletişim